Aort anevrizması, sinsi ilerleyen ve belirti vermeden ölümcül sonuçlara yol açabilen bir damar hastalığıdır. Uzmanlar, erken tanı için risk grubundaki kişilerin düzenli kontrol yaptırması konusunda uyarıyor.
Aort Anevrizması Nedir ve Neden Tehlikelidir?
Aort, kalpten vücudun geri kalanına oksijenli kan taşıyan ana atardamardır. Anevrizma ise damar duvarının zayıflaması sonucu oluşan ve balonlaşmaya benzeyen genişlemedir. Aort anevrizması; karın (abdominal) veya göğüs bölgesindeki (torasik) aortta meydana gelebilir.
- Abdominal Aort Anevrizması (AAA): Karın bölgesindeki aortta sık görülür.
- Torasik Aort Anevrizması (TAA): Göğüs kafesinin içinde yer alan aortta gelişir.
Damar çeperinin zayıflaması nedeniyle oluşan bu balonlaşma, ciddiye alınmadığında yırtılma riski taşır. Anevrizma yırtıldığında ani kanamayla sonuçlanır ve ölüm oranı yüksektir. Dünya genelinde her yıl binlerce kişi, aort anevrizmasına bağlı komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybeder.
Risk Faktörleri ve Kimler Teşhis İçin Öncelikli Olmalı?
Aort anevrizması genellikle belirgin semptomlar göstermeden ilerler. Bu nedenle aşağıdaki risk faktörlerine sahip kişilerin düzenli muayene yaptırması önemlidir:
- Yaş: 65 yaş ve üzeri bireylerde risk daha yüksektir.
- Cinsiyet: Erkekler, kadınlara göre iki kat daha sık aort anevrizması geliştirir.
- Sigara ve Tütün Ürünleri Kullanımı: Uzun süreli sigara kullanımı, damar duvarını zayıflatarak anevrizma riskini artırır.
- Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon): Kontrolsüz yüksek tansiyon, aort duvarına zarar vererek anevrizmaya zemin hazırlar.
- Aile Öyküsü: Ailede aort anevrizması veya ani kalp krizi öyküsü olan bireylerde genetik yatkınlık daha yüksektir.
- Genetik ve Bağ Dokusu Hastalıkları: Marfan sendromu, Ehlers-Danlos sendromu gibi bağ doku bozuklukları, aort duvarının güçsüzleşmesine yol açar.
- Ateroskleroz (Damar Sertliği): Damar duvarındaki plaklanma, aortun esnekliğini azaltır ve anevrizma riskini artırır.
Türk Kardiyoloji Derneği, özellikle 65–75 yaş arasındaki erkek sigara içenlerin bir kez doppler ultrason muayenesiyle taranmasını öneriyor (Türk Kardiyoloji Derneği). Erken teşhis, tedavi seçeneklerinin planlanması açısından kritik öneme sahip.
Belirtiler ve Erken Uyarı İşaretleri
Aort anevrizması genellikle sessiz ilerler. Ancak anevrizmanın büyüklüğüne, yerine ve yırtılma riskine bağlı olarak bazı belirtiler görülebilir:
- Karın veya Sırt Bölgesinde Sürekli Ağrı: Büyük abdominal anevrizmalarda daha yaygındır.
- Göğüs Ağrısı ve Sırt Ağrısı: Torasik anevrizmalarda hissedilen baskı ve yanma hissi.
- Nabız Hissinde Farklılık: Karnın üst bölgesinde nabız benzeri vuruntu hissi.
- Nefes Darlığı ve Öksürük: Özellikle göğüs bölgesindeki anevrizmaların büyük boyuta ulaşmasıyla ileri yaşanır.
- Yutmada Zorluk: Torasik aort anevrizması yemek borusuna baskı yapabilir.
- Ani Şiddetli Ağrı: Anevrizma yırtıldığı takdirde, göğüs veya karın bölgesinde aşırı şiddetli ani ağrı hissedilir; bu acil tıbbi müdahale gerektiren bir durumdur.
Bu belirtiler ortaya çıktığında hastanın acilen hastaneye başvurması ve BT anjiyografi, MR anjiyografi ya da ekokardiyografi gibi ileri görüntüleme tetkiklerinden geçirilmesi hayati önem taşır.
Tanı İçin Kullanılan Yöntemler
Aort anevrizmasında erken tanı, uygun tedavi stratejisinin belirlenmesi adına büyük avantaj sağlar. En yaygın kullanılan tanı yöntemleri şunlardır:
- Doppler Ultrason:
- Abdominal aort anevrizmasını tespit etmek için hızlı, güvenli ve maliyeti düşük bir yöntemdir.
- Anevrizma çapı 3 cm’den büyükse doktor müdahalesi planlanabilir.
- Bilgisayarlı Tomografi Anjiyografi (BT Anjiyografi):
- Anevrizmanın yerini, boyutunu ve damar dallanmasını ayrıntılı gösterir.
- Özellikle cerrahi planlama öncesi altın standard olarak kabul edilir.
- Manyetik Rezonans Anjiyografi (MR Anjiyografi):
- Radyasyon kullanmadan ayrıntılı görüntü sağlar.
- Böbrek fonksiyonları kısıtlı hastalar için tercih edilebilir.
- Ekokardiyografi (Transözofageal veya Transtorasik):
- Göğüs bölgesindeki anevrizmalar için özellikle transözofageal ekokardiyografi; hızlı ve etkili sonuç sunar.
- Torasik aort anevrizması riskinin değerlendirildiği vakalarda sıklıkla kullanılır.
- Angiyografi (Anjiografi):
- İntervensiyonel kateter yöntemiyle gerçekleştirilen tanı ve bazı vakalarda tedaviye yönelik işlem aynı seansta yapılabilir.
- Global kılavuzlar, ani yırtılma riski yüksek hastalarda cerrahi kararı öncesi zorunlu hale getiriyor (American Heart Association).
Risk grubundaki hastalar, 1–2 yılda bir doppler ultrason taramasına girmelidir; çap artışı düzenli izlenmelidir. Anevrizma çapı eşik değerleri şu şekildedir:
- Abdominal Anevrizma: 3 cm üzeri tanı, 5.5 cm üzerine cerrahi müdahale önerisi.
- Torasik Anevrizma: 4 cm tanı, 6 cm üzerine cerrahi müdahale düşünülür.
Tedavi Seçenekleri ve İzlem Protokolleri
Aort anevrizmasında tedavi kararını anevrizmanın boyutu, büyüme hızı ve hastanın genel sağlık durumu belirler. İki temel yaklaşım vardır: izlem ve cerrahi müdahale.
1. İzlem ve Tıbbi Yaklaşım
- Anevrizma çapı küçük (AAA < 5.5 cm, TAA < 6 cm) ve hızlı büyüme eğilimi olmayan hastalarda izlem planlanır.
- Kan Basıncı Kontrolü: En önemli tedavi unsuru, hipertansiyonu sıkı kontrol altına almak.
- ACE inhibitörleri, beta blokerler ve kalsiyum kanal blokerleri gibi ilaçlar; damar duvarı stresini azaltarak anevrizmanın büyüme hızını yavaşlatır.
- Kolesterol Düşürücü İlaçlar (Statinler): Ateroskleroz riskini azaltarak damar duvarını güçlendirmeye yardımcı olur.
- Sigara ve Tütün Ürünlerinden Uzak Durma: Sigara içilmesi, anevrizmanın büyümesini hızlandırır; mutlaka bırakılmalıdır.
Düzenli izlem protokolü;
- 6 ayda bir doppler ultrason veya BT anjiyografi
- Tansiyon ve kolesterol takibi
- Yaşam tarzı değişikliklerinin izlenmesini içerir.
2. Cerrahi ve Girişimsel Müdahale
- Anevrizma çapı kritik sınırları aştığında veya hızla büyüdüğünde cerrahi endikasyonu doğar.
- Açık Cerrahi Onarımı:
- Karın veya göğüs bölgesi açılarak anevrizmalı damar parçası, yapay greft (sentetik damar) ile değiştirilir.
- Daha invaziv olmakla birlikte uzun dönem sonuçları batın dışı (ectopic) komplikasyonları asgariye indirme potansiyeli taşır.
- Endovasküler Anevrizma Onarımı (EVAR/TEVAR):
- Kasık damarından kateterle aort içine stent greft yerleştirme işlemi.
- İyileşme süresi daha kısadır, hastanede kalış süresi kısalır.
- Özellikle ileri yaş, eşlik eden ciddi hastalık (KOAH, kalp yetmezliği) olan hastalar için ideal bir seçenektir.
Her iki yöntemde de cerrah, anevrizmanın yerine, çapına ve hastanın genel durumuna göre uygun stratejiyi belirler. Operasyon sonrası erken dönemde, kan basıncı kontrolü ve radyolojik kontrollü yaklaşımlarla komplikasyon riski azaltılır.
Uzmanlardan Erken Teşhis Çağrısı
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Selim Yılmaz, “Aort anevrizması, çoğu zaman sessiz ilerler. Hastaların yarısı, ilk yırtılma anında teşhis edilir; ne yazık ki bu vakaların büyük kısmı hayatını kaybeder. Erken teşhis için risk gruplarındaki bireylerin düzenli muayeneye gitmesi şart” diyor. Dr. Yılmaz ayrıca şu uyarılarda bulunuyor:
- “65 yaş üzeri erkek sigara içenler yılda bir kez doppler ultrasona girmeli.
- Ailede anevrizma öyküsü varsa, 50 yaşından itibaren tarama programına başlanmalı.
- Hipertansiyonunuz varsa, doktorunuzun önerdiği ilaçları düzenli kullanın.”
Nöroşirürji Uzmanı Dr. Ayşe Demir, “Torasik anevrizmalarda bazen öksürme, yutma güçlüğü veya nefes darlığı gibi belirtiler izlenir. Bu şikayetleri olan kişiler, kesinlikle bir göğüs hastalıkları veya kardiyoloji uzmanına başvurmalı” şeklinde ekliyor.
Aort anevrizması konusunda erken teşhis ve düzenli izlem, hem hayatta kalma oranlarını hem de yaşam kalitesini önemli ölçüde artırır. Risk gruplarındaki bireylerin, uzmanların önerdiği tarama planlarına uyması ve düzenli sağlık kontrollerini aksatmaması kritik öneme sahip.