Glokom Körlüğe Yol Açabilir: Uzmanından Erken Teşhis Uyarısı

Glokom, dünya çapında körlük nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor. Erken teşhis ve tedaviyle bu hastalık kontrol altına alınabilir. Uzmanlar, glokomun sessizce ilerlediğini ve düzenli göz muayenelerinin önemini vurguluyor.


Glokom Körlüğe Yol Açabilir: Uzmanından Erken Teşhis Uyarısı

Glokom, göz içindeki basıncın arttığı ve görme sinirine zarar verdiği bir göz hastalığıdır. Bu hastalık, yavaşça gelişir ve çoğu zaman erken dönemde belirti vermez. Ancak tedavi edilmediğinde kalıcı görme kaybına, hatta körlüğe yol açabilir. Dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen bu hastalık, göz sağlığı konusunda en önemli uyarıcılardan biri haline gelmiştir. Uzmanlar, glokomun erken teşhis edilmesi gerektiğini ve düzenli göz muayenelerinin büyük önem taşıdığını vurguluyor.

Glokom Nedir?

Glokom, gözdeki sıvının (gözyaşı sıvısı) normalden fazla birikmesi sonucu göz içi basıncının yükseldiği bir durumdur. Bu yüksek basınç, görme sinirine zarar vererek görme kaybına neden olabilir. Glokom, genellikle göz içi basıncının yükselmesiyle ilişkilendirilse de, bazı glokom türleri normal göz basıncı seviyelerinde de görülebilir. Bu nedenle hastalık, bazen erken teşhis edilmeden ilerleyebilir.

Glokomun Türleri:

  1. Açık Açılı Glokom: En yaygın glokom türüdür ve yavaşça gelişir. İlk aşamalarda belirti vermeyebilir.
  2. Kapalı Açılı Glokom: Ani ve ağrılıdır. Görme kaybı hızla meydana gelir.
  3. Doğuştan Glokom: Yeni doğan bebeklerde görülebilir, genellikle doğuştan gelen göz problemlerine bağlıdır.
  4. Normal Basınçlı Glokom: Göz içi basıncı normal olmasına rağmen sinir hasarı görülebilir.

Glokomun Belirtileri Nelerdir?

Glokom genellikle belirti vermeyen bir hastalık olsa da, hastalığın ilerleyen safhalarında bazı işaretler ortaya çıkabilir. Erken dönemde belirtiler fark edilmeyebilir, bu yüzden düzenli göz muayenesi önemlidir. İleri seviyelerde ise şu belirtiler görülebilir:

  • Görme alanında daralma: Yanlardaki görüş kaybolur, merkezdeki görme genellikle korunur.
  • Gece görme zorluğu: Işıksız ortamlarda görme güçlüğü yaşanabilir.
  • Ağrılı gözler: Gözdeki basınç arttıkça ağrı ve baş ağrıları görülebilir.
  • Bulanık görme: Özellikle sabahları gözlerde bulanıklık olabilir.
  • Kırmızı gözler ve baş ağrısı: Glokomun akut formu olan kapalı açılı glokomda ağrı, baş ağrısı ve kırmızı gözler görülebilir.

Glokom Nedenleri ve Risk Faktörleri

Glokomun tam olarak ne sebeple geliştiği bilinmemekle birlikte, bazı faktörler hastalığın gelişme riskini artırabilir. Bunlar arasında genetik faktörler, yaş, göz yaralanmaları ve diğer sağlık sorunları yer alır.

Glokom İçin Risk Faktörleri:

  • Ailede glokom öyküsü: Glokom genetik bir hastalık olabilir ve ailede glokom öyküsü olan kişilerin risk altında olduğu bilinmektedir.
  • Yaş: 60 yaşın üzerindeki kişilerde glokom gelişme riski artar.
  • Göz travması: Geçmişte göz yaralanması geçiren bireylerde glokom riski yüksektir.
  • Şeker hastalığı: Şeker hastalığı olan kişilerin glokom geliştirme riski daha fazladır.
  • Yüksek göz içi basıncı: Göz içindeki sıvı basıncı yüksek olan kişilerde glokom riski artar.
  • Yüksek miyopi veya hipermetropi: Aşırı kısa ya da uzun gözlerde glokom görülme riski daha yüksektir.

Erken Teşhis ve Tedavi

Glokom, tedavi edilebilen ancak geri dönüşü olmayan bir hastalıktır. Erken teşhis, hastalığın ilerlemesini engelleyebilir ve görme kaybını önleyebilir. Uzmanlar, glokomun belirti vermediği ilk aşamalarda bile göz sağlığı kontrolünün yapılmasını öneriyor. Erken teşhis için, düzenli göz muayenesi şarttır.

Erken Teşhis Yöntemleri:

  • Göz içi basınç ölçümü (Tonometrik ölçüm): Göz içindeki basıncın ölçülmesi glokomun teşhisinde ilk adımdır.
  • Görme alanı testi: Görme kaybı olup olmadığını belirlemek için kullanılır.
  • Göz siniri muayenesi: Görme sinirinin hasar görüp görmediği incelenir.
  • Optik koherens tomografi (OCT): Göz sinirinin incelenmesini sağlar, sinir hasarı olup olmadığı belirlenir.

Glokom Tedavisi

Glokom tedavisinin amacı, göz içi basıncını kontrol altına almak ve daha fazla hasarın önlenmesini sağlamaktır. Tedavi, genellikle ilaçlar ve bazen cerrahi müdahalelerle yapılır.

Tedavi Yöntemleri:

  1. Damla ilaçlar: Göz içi basıncı düşürmek için sıklıkla kullanılan ilaçlardır.
  2. Ağız yoluyla alınan ilaçlar: Göz içi basıncı düşüren ilaçlar, damlaların etkili olmadığı durumlarda kullanılır.
  3. Laser tedavisi: Göz içindeki sıvı akışını artırarak göz basıncını düşürmeye yönelik lazer tedavisi uygulanabilir.
  4. Cerrahi operasyon: İleri seviyelerde, göz basıncını kontrol altına almak için cerrahi müdahale gerekebilir.
Back To Top